BLOG
16 Kasım 2023 Perşembe

Çalışan Deneyiminde Diderot Etkisi

Çalışan Deneyiminde Diderot Etkisi

Merhaba! Bugün biraz Diderot Etkisi’nden bahsedelim mi? 

‘Eski sabahlığımın efendisiydim, yeni sabahlığımın kölesi oldum.’ 

  1. yüzyıl Fransız filozoflarından Denis Diderot’ya bir gün çok şık bir sabahlık hediye ederler (Bazı kaynaklar da Diderot’nun mali sıkıntılarından kurtulduktan sonra kendi kendine bir hediye aldığını söylüyor ama bunun konumuzla çok da bir ilgisi yok.).

Diderot, sabahlığını heyecanla kullanmaya başlar.  

Fakat bir süre sonra yeni, parlak, son moda ve en iyi kumaştan olan bu sabahlığının her gün sık sık vakit geçirdiği çalışma masası ile hiç uyumlu olmadığını fark eder. Masa, bu sabahlığın yanında çok eski, gösterişsizdir. 

Zamanla evdeki halı, koltuklar, dolaplar ve eve dair daha birçok eşyanın sabahlığına hiç yakışmadığını düşünmeye başlar. 

Ufak ufak değişiklikler yapmaya başlar, evinin mobilyalarını sabahlığına uygun bir hale getirmek üzere bol bol alışveriş yapar.  

Masayı yenilese sandalyeler uyumsuz kalıyordur, koltukları yenilese perdeler…  

Ancak bir noktada film kopar ve bu alışveriş çılgınlığı Diderot’yu daha önce yaşadığı mali sıkıntılarına geri döndürür. 

Tüm bu sürecini de ‘Eski Sabahlığım için Pişmanlık’ yazısında dile getirir ve blog yazımın başında değindiğim o meşhur cümlesi ile pişmanlığını dile getirir. 

Diderot Etkisi ile aslında modern pazarlamanın teorisi de kurulmuş olur.  

Diderot Bütünlüğü’ne göre, satın aldığımız her bir parça bizim kimliğimizin bir parçası haline gelir ve bu parçalar ile uyumlu olmayanları değiştirme eğilimine gireriz. İşte bu da kontrol edilemezse, günümüzdeki tüketim çılgınlığının önünü açar. Sistem, Diderot Bütünlüğü dediğimiz, tüm parçaların bütünsel olarak bir uyum içinde olması gerektiğini hissettiğimiz duygularımıza oynuyor. Her alışveriş bir diğerinin domino taşıdır da diyebiliriz. 

Diderot Etkisi’ni anlayınca, IKEA’nın mağaza yapılarının neden sadece ihtiyacımız olana gitmemize izin vermeden tüm mağazayı gezdirecek şekilde tasarlandığını ve bugün IKEA’nın neden dünyanın en büyük mobilya markası olduğunu da anlayabiliriz. 

Veya e-ticaret sitelerinde alışveriş yaptıktan sonra aldığınız ürünle alakalı birçok farklı ürünün size önerilmesini anlayabiliriz. 

Veya sosyal medyada incelediğiniz sayfaların benzerlerinin neden keşfette sürekli karşınıza çıktığını anlayabiliriz. 

Geldik mi yine insana ve psikolojiye?  

Hal böyle olunca, insanı odağına alan çalışan deneyimine de bu etkiden bağımsız bakmak doğru olmaz diye düşünüyorum. Burada elbette Diderot Etkisi’nin tüketici üzerinde olumsuz bir vaka olarak ele alınmasını konuşuyoruz. Fakat çalışan deneyimi ile bu etkiyi bağladığımızda olumsuzlukların etkisi, pazarlama dünyasında karşılık bulduğu gibi olmuyor. 

Markanız için her yönüyle tam bir aday deneyimi tasarladığınızda performans sisteminizdeki eksikler gözünüze daha fazla batmaya başlar.  

Akademiniz ile ilgili geliştirmeler yaptığınızda bu gelişimleri paylaşacağınız iletişim kanallarınız sizi rahatsız etmeye başlar, daha iyisini nasıl yaparım diye düşünürsünüz.  

Bu yüzden, Diderot Etkisi biz tüketiciler için tehlikeli ve cezbedici bir oyuncak olsa da daha fazla satış yapmak isteyen markalar için sihirli bir kaynak görevi görür. 

Aynı şekilde, bu etkiden beslenerek Diderot Bütünlüğü içinde projelerine yaklaşmak isteyen İK iletişimi profesyonelleri ve çalışanları için de faydalı olabilir.  

Bizi rahatsız eden bir parça Diderot’nun felaketi olduğu gibi bizi bitirmez, aksine daha yükseğe taşır. 

Bu sebeple Fransız filozofumuzun sabahlığına teşekkürlerimizi sunalım. Merci beaucoup! 

Merve Biçer Arasıl 

Partner &Çalışan Deneyimi Direktörü 




Blog Yazıları

İletişim

Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi

No:399/B K:1 D:1

Kadıköy/İstanbul

 

Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.




    LinkedIn’de takip et     Youtube'da takip et     Instagram'da takip et
up