İK ekipleri, iki farklı kuşağın arasında kalmış durumda, adeta bir köprü kurma sanatıyla uğraşıyor.

Bir tarafta detaylı raporlar ve düzenli toplantılar bekleyenler, diğer tarafta kamerası kapalı toplantıya katılanlar…

Herkesin dilinden anlamak, sanki ofiste hem Müzeyyen Senar hem de K-pop çalmaya çalışmak gibi! Ama doğru ritmi yakalamak mümkün.

Bu kuşak dengesini sağlamak için İK ekipleri Slack’te hızlı kutlamalar, e-posta ile “Emeğiniz için teşekkür ederiz” mesajı yollamayı da ihmal etmiyor. Bir diğer önemli araç ise çalışan temsilcileri. Şirket içinden her yaştan seçilen temsilciler, farklı kuşakların taleplerini doğrudan dile getirme fırsatı buluyor. Böylece İK ekipleri, hem Baby Boomers’ın detaycı yaklaşımını hem de Gen Z’nin hız odaklı taleplerini yakından dinleyip tüm politikaları dengeli bir şekilde geliştirebiliyor.

Reverse mentoring buluşmalarında, Gen Z, yöneticilere “TikTok’a nasıl video yüklenir” öğretirken, karşılığında iş disiplininin inceliklerini kapıyor. Sonuç? Herkes hem eğleniyor hem öğreniyor!

Özetle, İK’nın mottosu şu: “Ne Slack'siz, ne e-postasız!” Yani herkese hitap eden, her jenerasyonun kendini ifade edebildiği bir kültür yaratmak mümkün.

İyi ki varsınız binbir şapkaya sahip İK ekipleri! ❤️

Pelin Teksin

Content & Account Director